Toplum Psikolojisini Hedef Alan Manipülasyonlar

Son dönemlerde başta sosyal medya olmak üzere çeşitli platformlarda abartılı bir şekilde öne çıkarılan ve her toplumda olması kaçınılmaz olayların hedefinde toplumun psikolojisi yatıyor. Birilerinin hesaplaşma aracı olarak kullandığı bu argümanların en büyük mağduru yine halk oluyor.

Mehmet Güner mehmetguner12@gmail.com

Son dönemde kamuoyunda geniş yankı uyandıran ve toplumun genel psikolojisini derinden sarsan haberlerin artışı dikkat çekiyor. Özellikle sosyal medya ve bazı geleneksel medya kanallarında, asayişin bozukluğunu abartılı şekilde yansıtan, kargaşa ve korku yaratmaya yönelik içeriklerin yayılması, tesadüf olmaktan çok uzak. Bu tür yayınların, toplumda güven bunalımı oluşturarak, başta ülkenin güvenlik erki olmak üzere devletin temel kurumlarına duyulan güveni zedelemeyi hedefleyen bir stratejinin parçası olduğu açıktır.

Medya, bilgilendirme ve kamuoyunu aydınlatma işlevinin ötesinde, toplumun duygusal ve psikolojik yapısını doğrudan etkileyen bir araçtır. Halkın güvenlik hissini pekiştirmek yerine korku ve endişeyi ön plana çıkaran haberler, toplumda kaygı düzeyini artırmakta ve insanların günlük yaşamda kendilerini güvensiz hissetmelerine neden olmaktadır. Oysa güvenlik güçlerimiz, her zamankinden daha güçlü ve etkin bir şekilde toplumsal huzuru sağlamaya devam etmektedir. Ancak bilinçli olarak yapılan bu yayınlar, bu başarıyı gölgelemeyi ve aksine bir algı yaratmayı hedefliyor.

Güvenlik güçlerine ve devletin kolluk kuvvetlerine yönelik bu sistemli algı operasyonları, toplumu korkuya sürüklemek ve kaos ortamı yaratmak isteyen unsurların en etkili silahıdır. Halkın, asayişin bozuk olduğu algısına kapılması, güvenlik güçlerine duyulan inancı zayıflatmakta ve böylece toplumsal düzenin sarsılmasına yol açmaktadır. Bu durum, toplumda kısa sürede güvensizlik duygusunu körükleyerek, hükümetin ve güvenlik güçlerinin halk nezdindeki meşruiyetine zarar vermeyi hedefleyen bir planın parçası olarak değerlendirilmelidir.

Medyanın etik sorumluluğu, halkı doğru ve tarafsız bilgilendirmek olmalıdır. Ancak bazı yayın organlarının bu sorumluluğu göz ardı ederek, sadece sansasyon yaratma amacı güttüğü ve toplumda infial uyandırmaya çalıştığı görülmektedir. Bu tür yayınlar, hem medya etiği açısından sorunlu hem de halkın güvenliği ve refahı için büyük bir tehdittir. Gerçeklerden uzak, abartılı ve manipülatif haberlerin yayılması, sadece bireysel değil, toplumsal bir psikolojik travmaya da yol açabilir.

Bu tür manipülatif haberler karşısında toplum olarak daha bilinçli ve temkinli olmalıyız. Güvenlik güçlerimize duyduğumuz güveni zedelemeye yönelik bu tür girişimlerin farkında olmalı ve medya tüketimimizi sorgulayıcı bir bakış açısıyla sürdürmeliyiz. Devletin güvenlik erkine yönelik bu tür saldırılara karşı birlik ve beraberlik içinde olmanın, toplumsal huzurun sağlanmasında kritik bir rol oynayacağını unutmamalıyız.

SON ÖRNEKLER

Çocuk tacizi ve istismarı, kadın cinayetleri, sokak kavgaları ve cinayetleri, oturmuş sistemlerde tepki çeken düzenleme iddiaları, eğitim kurumlarına yönelik manipülatif haberler... Türkiye'de son dönemlerde toplum psikolojisini bozmaya yönelik medya manipülasyonlarıyla ilgili bazı dikkat çekici olaylar ve stratejiler şu şekilde özetlenebilir:

1. Ekonomik Kriz Haberlerinin Abartılması

Son birkaç yılda ekonomik durumla ilgili birçok medya organında ve sosyal medya platformlarında kriz haberleri ön plana çıkarıldı. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enflasyon oranları ve pahalılık sürekli gündemde tutuldu. Özellikle yabancı medya organlarında Türkiye'nin ekonomik açıdan zor bir dönemden geçtiği abartılı bir şekilde sunuldu. Ekonomideki yapısal sorunlar göz ardı edilmeden, ekonomik gerçekliğin manipülatif bir şekilde sunulması, halk arasında geleceğe dair belirsizlik ve güvensizlik duygusu yaratmayı hedeflemiş olabilir. Bu da halkın hükümete duyduğu güveni zedeleme ve toplumsal huzursuzluğu artırma amacı taşımaktadır.

2. Mülteciler Üzerinden Yaratılan Gerilim

Türkiye'deki mülteciler ve göçmenler meselesi, özellikle son dönemde medya ve sosyal medya üzerinden sıkça tartışılan ve toplumda büyük yankı uyandıran bir konu haline geldi. Mültecilerin, özellikle Suriyelilerin, toplum üzerindeki etkileri sürekli olumsuz bir çerçevede gösterildi. Bazı olaylar büyütülerek sunuldu ve mültecilerin suç oranlarını artırdığı, iş piyasasında rekabet yarattığı, sosyal dokuyu bozduğu gibi söylemler topluma yayıldı. Mülteci karşıtı söylemlerin medya ve sosyal medya üzerinden sürekli yayılması, toplumda kutuplaşma yaratmak ve huzursuzluk çıkarmak için kullanılan bir manipülasyon yöntemi olabilir.

3. Kadın Cinayetleri ve Toplumsal Cinsiyet Olaylarının Abartılı Sunumu

Son yıllarda kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle ilgili haberlerin ön plana çıkarılması, haklı bir toplumsal farkındalığı artırmak amacı taşısa da, bu olayların abartılı ve sürekli gündemde tutulması toplumda büyük bir korku ve endişe yaratabilir. Cinayetler ve şiddet olayları elbette gerçek ve önemli sorunlar, ancak bazı medya organlarında bu haberler sanki sistematik bir durum varmış gibi lanse ediliyor. Bu durum, toplumda güvenlik duygusunu zedeleyerek kadınların sokakta kendilerini sürekli tehdit altında hissetmelerine neden olabiliyor. Özellikle sosyal medya üzerinden sürekli şiddet vakalarının yayılması, bireylerin günlük yaşamlarında kendilerini güvensiz hissetmelerine yol açıyor.

4. Doğal Afetler Üzerine Manipülasyon

Deprem, sel ve orman yangınları gibi doğal afetler Türkiye’de sıkça yaşanıyor. Ancak, son dönemde yaşanan afetlerde bazı medya organları ve sosyal medya hesapları, devletin müdahalesini yetersiz ya da geç kalınmış olarak göstermek için özellikle abartılı haberler yapıyor. Bu tarz haberler, afet bölgelerindeki durumu olduğundan daha kötü göstererek kaos ve güvensizlik ortamı yaratıyor. Örneğin, 2021’deki orman yangınları sırasında devletin yangınlarla başa çıkmakta yetersiz olduğu ve bilinçli olarak yardımın engellendiği yönünde sosyal medyada birçok asılsız bilgi dolaşıma sokuldu. Bu da toplumsal huzursuzluğu artırmaya yönelik bir manipülasyon olarak değerlendirilebilir.

5. Terör ve Güvenlik Meselesinin Araçsallaştırılması

Türkiye'nin güvenlik ve terörle mücadelede elde ettiği başarılar kimi zaman göz ardı edilip, terör olayları abartılarak medya organlarında geniş yer bulabiliyor. Terörle mücadeledeki başarıları gölgelemek amacıyla bazı medya organları, yaşanan saldırıları sürekli gündemde tutarak sanki ülkenin her köşesi tehdit altındaymış gibi bir hava yaratıyor. Özellikle güvenlik güçlerine duyulan güveni sarsmak amacıyla bilinçli olarak bazı olaylar büyütülerek aktarılabiliyor. Bu tarz yayınlar, toplumda korku ve endişe yaratarak devletin güvenlik politikasına olan güveni zayıflatmayı amaçlayabilir.

6. Sosyal Medya Üzerinden Algı Operasyonları

Türkiye'de özellikle sosyal medya, manipülasyon ve dezenformasyonun en sık yapıldığı platformlardan biri haline geldi. Twitter, Facebook ve Instagram gibi platformlarda sahte hesaplar üzerinden yayılan asılsız haberler, toplumda panik yaratmayı hedefliyor. Örneğin, sahte videolar ya da montajlanmış görüntülerle asayişin bozulduğunu gösteren içerikler, hızlıca geniş kitlelere ulaşabiliyor. Bu tip içeriklerin gerçekliği kontrol edilmeden paylaşılması, toplumda güvensizlik ve kaos ortamı yaratıyor. Sosyal medyanın hızlı ve kontrolsüz yapısı, bu manipülasyonların yayılmasını kolaylaştırıyor.

7. Siyasi Olayların Çarpıtılması

Siyasi olaylar da medya manipülasyonlarına konu olabiliyor. Seçim dönemlerinde ya da kritik siyasi kararların alındığı süreçlerde, bazı medya organları ve sosyal medya hesapları, olayları çarpıtarak halkı kutuplaştırmaya yönelik içerikler üretiyor. Siyasi liderlerin açıklamaları ya da kararları, bazen kasıtlı olarak bağlamından koparılarak yanlış anlaşılmaya sebep oluyor ve bu, toplumda büyük yankı uyandırıyor. Bu tür manipülasyonlar, siyasi gerginlikleri artırarak toplumda güven kaybına ve kutuplaşmaya neden oluyor.

Tüm yazılarını göster